10 Nisan 2020 Cuma

ZİNCİR'DEN ADA'YA


İstanbul’un Karanlığında kitabında yer alan Zincir, Ateşaltı ve Ada öykülerine dair kısa kısa… 



ZİNCİR



“Birbirine bağlı olmak senfoniktir…”

Zincirlikuyu Mezarlığı
Photo by Merve Çolakoğlu
Zincirlikuyu Mezarlığına defnedilmiş bir müzisyenin, yarım kalan bir beste için geri dönmesi ile başlayan, maskelerini bir bir ifşa ederek arzunun doğasını anlamaya dair bir öyküdür, Zincir.

Yaşama ve müziğe karşı duyulan arzu, müzisyen Mortem’de, kıskançlık ve sahiplenme dürtüleri, isminin sözcük anlamı illüzyon olan Maya’da vücut bulur. Öykü içinde “Bir Hayalin Novellası” adlı romanı yazan yazar ise aşkla ölümün mitolojik birlikteliğini deneyimlerken, tanrısal bir yere koyduğu idolü Mortem’in dikkatini, yazdıklarını çarpıtarak çekmeye çalışır.


Yedikule Zindanlarında bir müzik deneyiminin ölüme dönüşmesi gerçekleşir. Moonstruck adlı grup, Elementler albüm turnesinin son ayağı olan İstanbul için alevler içinde şaman davulları, sonik patlamalar, topraklı ölü kargalar ve deneysel bir su altı deneyimi içeren özel bir şov hazırlar.    

Arzu bir aşk mı, ölüm mü, eksik mi, illüzyon mu yoksa ansızın karşımıza çıkan bir zincir midir?
Zincir bir Lacancı gösterendir, arzuyu simgeler.  Paramparça olmuş bir müzisyen, yarım kalmış bir beste, çarpıtılmış bir roman, kana bulanmış bir sergi ve kırılgan hayatların üzerine melankoli sinmiştir ama bu sefer kendini yeniden var etme aşkıyla dolup taşmaktadır, adının anlamı Norveççe ölüm olan Mortem bile yaşama dönmek için yanıp tutuşmaktadır.

Arzu değiştirir!

Zincirlikuyu Mezarlığı, Yedikule Zindanları, İstanbul Modern




ATEŞALTI


Burgazada'dan Bakınca
Photo by Merve Çolakoğlu

“Benzerlikler deliliktir, bağlantılar hastalıklıdır.”

Alef, Burgazada’da yaşayan ve insan parçalarından heykeller yaparak cinayeti bir güzel sanatlar dalı olarak icra eden bir sanatçıdır. Ada şamanı tarafından lanetlenerek denizaltına hapsedilir ta ki bir benzerini, Zayin’i bulup özgür kalana dek.

Alef hapsolduğu denizaltında gizemli bir mekân inşa eder. Her şey yukarda olup bitenin tersi ya da en çarpık halidir. Ayna yerine geçen yansıtıcı yüzey bu sefer denizdir. Gözler işe yaramaz, ellerle görülür. Su yakar, ateş yaşatır, buraya o nedenle Ateşaltı denir.

Alef, İbrani alfabesinin ilk harfi olup, Borges evreninde ve Cantor’un matematik kuramında sonsuzlukla ilişkilendirilir. Latin alfabesinin son harfi Z ise İbranice Zayin’den türetilmiştir. Zayin, tarotta aşıklar kartına karşılık gelir ve iktidar, kılıç ya da fallus anlamını taşır. Bir yıkım öyküsü olan Ateşaltı’nda, Zayin iktidar olmayı kendi arzusuyla reddeder ve yok olmak ister. Var olmak sıkılmaktır.

Ateşaltı, başı ve sonu, Alef ve Zayin’i birbirine bağlayan askıda bir evrendir, aynalar aracılığıyla dış dünyayla bağlantı kurulur. Ceset Orkestrası, son ağıtını çalmak için burada toplanmaktadır. Orkestrayı, Alef’in buraya çekerek öldürdüğü müzisyenlerin nefesleri, ses telleri, kopmuş uzuvları, kesikler atan yaylı telleri ile insan süsü verilmiş heykeller oluşturur.

İki karşıt birbirini nötrleyip evrenler arası yarık açabilir mi? Büyüleri bozabilir mi? Alef yaşama dönmek isterken, Zayin yok olmak ister. Ateşaltı, Zincir öyküsüne karşıt bir rol üstlenir, arzunun yıkımı gerçekleştir, her şey deliliğin ellerindedir.

Altı zamanlı, baş aşağı bir senfoni öyküsüdür Ateşaltı. “Uvertür” olarak Nisan bir intihar mektubu okur. Ölen Zayin’dir. “Kafir” bölümünde Alef, Çiftlik Evi adı verdiği bilinçdışını anlatır ve hedefine ulaşmak uğruna tüm duygularını buraya kitlediğinden bahseder. “Tanrının evi” bölümünde içine döner, çıkış yollarını örer bir bir. “Şeytan” bölümünde seri katil olduğu vurgulanır, “Ateşüstü”nde ceset orkestrası tamamlanmıştır, “Ateşaltı” bölümü artık kapanıştır. Konser Efes Antik Kenti Celsus Kütüphanesinde gerçekleşir ya da gerçekleşmez. Burası seçimli bir sona gider.

Her şey gizemde, yoksa birer yıldız tozuyuz, diye biter Ateşaltı.

Burgazada, Süreyya Operası




ADA


“Düş ve gerçek bir arada olabilir. Çünkü iç içedir.”

Küçükçekmece Sahil
Photo by Merve Çolakoğlu
Eric Le Pont Noir adlı kadim bir vampir ve yüzyıllardır peşini bırakmayan Deus Meus et Omnia (Tanrım, Her Şeyim) adlı yayınevi görünümlü, ona düşman bir başka vampir tarikatının entrika dolu öyküsüdür, Ada.

Yayınevinin yazarlarından Elâ, Nietzsche’nin “İnsan aşılması gereken bir varlıktır” sözünü benimsemiş ve arayış içindedir. Yayınevinin özel bir anlaşma için davet ettiği hayali şarap evine ulaşması İstanbul’dan yirmi bir kilometre sürer. Ölüm anında kaybedildiği söylenen ruhun ölçüsü yirmi bir gram gibi. Elâ burada ilk defa Ada’yı, kader tanrıçalarını ve ölümünü görür. O sırada kadehinden yılanların mekânı adlı üreticinin doğum şarabını yudumlamaktadır.


Elâ, yayınevi adına Antiquus Malum Cruentus adlı insan derisinden zemine kanla yazılmış bir kitabın peşine düşer. Oysa zamanı gelmiştir. Yayınevi bu zor görevi vererek onun ruhunu da sonsuz iç çekişlerinin duyulduğu Alef adlı kütüphaneye hapsedecektir.

Ada öyküsü hem Zincir hem de Ateşaltı’ndaki iddiaları içine alarak her şeyin sonsuzluk içinde eridiğini anlatır. Gerçekle düşü birbirine diker, benzerliklerinin ağırlığını taşıyan Eric ve Elâ uzaklaşmak için birbirlerine kaçarlar.

Garip çeker gibi davranan bir öyküdür Ada. Başlangıç noktalarındaki küçük değişimler büyük etkilere mal olur ama olaylar zinciri belli bir yörüngenin dışına asla çıkmaz ve birbirini kesmez.
Bilgiyle kan değiş dokuş edilir. Damardan taşan kan, önce arzuya ardından melankoliye evrilir. Kesilen eller, açılan sayfasına göre sonsuz kere değişen bir kitap ve yeri asla tespit edilemeyen, yaşayan bir ada belirir.

“Yeniden doğuyoruz sürekli birilerinin içinde. Yoksa hepimiz ölüyüz zaten. İçimizdeki ölüme rağmen yaşam çığlıkları atıyoruz etrafa.”

Antiquus Malum Cruentus De Mysteriis Dom Sathanas.

Hacı Osman Korusu, Balat Saklıbahçe, Küçükçekmece Sahili






İstanbul'un Karanlığında İki Kadın, Altı Öykü


Zincir
Ateşaltı
Ada
Zeynep Çolakoğlu


Lâl Uyanış
Havuz
Şahmeran
Orkide Ünsür

Karakarga Yayınları
Mart 2020


https://karakarga.com/yayinlar/karakarga-edebiyat/istanbulun-karanliginda/

https://www.facebook.com/IstanbulunKaranliginda/




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder