16 Ocak 2023 Pazartesi

BİR KORKUYU BEKLEYEN'İN TUHAF HAYAT HİKAYESİ

Fotoğraf: Barış Uğursu / Heavy Arts

Belgelerde net olmayan bir tarihte, kimsenin gitmek istemeyeceği bir yerde doğdu. Issızlık ruhuna doğuştan üflenmişti. Zaman ve sayılarla belirsiz başlayan doğumuna inat, kimya bilimi ve mühendislik okudu hatta üzerine uzmanlığını tamamladı. Bir yandan zararlı kimyasallar üzerine çalışmalarını sürdürürken kimi zaman hayatta kalma kimi zaman da yok etme arzusunu tatmin ettiğini düşündüğü yazarlığa bulaştı.

İlk kitabı “Mina”da gotik korku türünde karanlık ve psikolojik gerilim dolu öyküler yazdı. Kitabın zehirli dili ve kasvetli havasına rağmen ödül almasının kendisine gecenin ve melankolinin dili olma misyonunu yüklediğine inandı. Yazdıklarına tesadüfen ulaşan birilerinin tepkilerinden usandığı ve toplum dışı kalma tehlikesiyle yüz yüze geldiği için işlerini geceyle gündüz gibi birbirinden ayırdı.


Fotoğraf: Barış Uğursu /Heavy Arts


Gece tarafı için ayrı bir isim ve karakter geliştirdi. Bu karakterin açtığı alan ve özgürlükle kara öykülerine durmaksızın devam ederken tarikatı andıran oluşumlarda kara bakışlı insanlarla yolları kesişti ve onlarla ortak çalışmalar yapmaya başladı. Bu tarikatların bir ayağında da şeytanın müziğini yapan müzisyenler vardı. İlhamını onlardan almakla kalmayıp müzikleri daha yüksek yankılansın diye küçük bir yeraltı organizasyonu işine girişti. Sınırları zorlayan, tehlikeye çekilen yapısı nedeniyle kan, uyuşturucu ve delilikle vücut bulan bir müzisyenle temas kurdu. Prag’da başlayan bu çarpık ilişki Almanya’nın dehlizlerinde gerçekleşen dumanlı konserlerin ardından İstanbul’a taşındı. Burada bir konser olmadı. Adamın zehir zemberek şiirlerinin yer aldığı “Prozac Artık Yetmediğinde” kitabını adı yeraltı ile anılan, ortalıkta köken bir vampir olduğuna dair dedikoduları bulunan usta bir şairle Türkçe’ye çevirdi. Zaten ne bu deccal kılıklı müzisyene ne de onun okuyanı ters yüz eden bıçakları çekilmiş şiirlerine başkası yanaşmazdı. Bu kitap için İstanbul’da bir imza günü düzenlediler. İmza töreni tahmin edileceği üzere şiddet, erotizm ve bolca şarabın damarda kol gezdiği tekinsiz bir ortamda gerçekleşti. Daha doğrusu kitabevini bir noir filmine dönüştürdü. Bu etkinlik süresince ya da arta kalan tüm zamanlarda akışta kalan kadife eldiven içindeki demir yumruk yani Pinot Noir’dı. 

Pinot ve ailesinin cinsine olan yoğun ilgisi onu bu dünyayı araştırmaya yöneltti. Yıllar süren çalışmalar “Şarap Koyusu” adlı bir kitaba evirildi. Kitabın içinden taşan esrimeden aldığı cesaretle iki boyutta seri katil olan bir yazarla tanıştı. Birlikte yazdıkları öyküler “Korkuyu Bekleyenler” adıyla yayımlandığı gün diğer yazar ortadan kayboldu. Kapağına mezarının yerleşmesine göz yumduğu, kimin eline geçerse onu hedef haline getiren bu kitap en son Kasım 2022’de Alper Canıgüz’e hediye edildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder